Çayyolu Psikolog

Kişilik Kavramı

Kişilik, güdüler, fanteziler, karakteristik duygu ve düşünce örüntüleri, kişinin kendini ve başkalarını deneyimleme şekli, başa çıkma ve savunma tarzları gibi pek çok psikolojik süreci içeren bir kavramdır. Kişilik, kişinin kim olduğuyla ilgilidir. Birçok kişi, terapi görmeye başladığında onu terapiye götüren ‘ilk şikayetlerden’ bağımsız olarak yaşadığı sorunların kim olduğuyla yakından bağlantılı olduğunu fark etmeye başlar. Klinisyenler, danışanın neden bazı acıları tekrar tekrar yaşadığını, neden belli deneyimlere karşı zayıf olduğunu anlamasına sistematik bir şekilde yardımcı olur.

Kişilik, nispeten daha istikrarlı olan düşünme, hissetme, davranma ve başkalarıyla ilişki kurma şeklimizdir. Kişilik, insanın uyum sağlama tipini ve yaşam tarzını ifade eder. Kişilik, bireyin doğuştan gelen yapısına, gelişimine, sosyal ve kültürel deneyimlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Kişiliğin bazı yönleri bilinçlidir, kişi bunları isteyerek yaptığını düşünür, bazılarıyla bilinçdışı ve otomatik gerçekleşir.

“Kişilik” ve “karakter” terimlerini neredeyse eşanlamlı olarak kullanıyoruz ama bu terimlerin etimolojileri farklıdır. “Kisilik” tiyatrodaki sosyal maske anlamına gelen persona sözcüğünden türemiştir (Allport, 1937); “karakter” sözcüğüyse, geleneksel olarak, yerleşmiş zihinsel yapıyı ifade etmek için kullanılır. Başka bir değişle, geçmişte “kişilik” gözlemlenebilen olaylar icin, “karakter” de kişinin zihinsel iç yönü hakkında yapılan çıkarımlar için kullanılıyordu. DSM-III’un yayınlanması ve kuramları hariç bırakma yaklaşımıyla, klinik literatürde “kişilik” terimi büyük ölçüde “karakter” teriminin yerini almıştır. Günümüzdeki geleneğe uyarak “kişilik” terimini hem “kişilik” hem de “karakter” kavramlarını kapsayan şemsiye bir terim olarak kullanıyoruz.

Bu terim, istikrar ve süreklilik unsurları içeriyor olabilir ancak kişilik sabit ve değişmez bir yapı değildir, insanın hayatı boyunca evrilir. Örneğin, narsistik kişilik patolojisine sahip insanlar önemsenmemeye veya küçük görülmeye karşı öfkelenip saldırganlaşabilir ancak kendilerini güvende hissettiklerinde, değerlerinin bilindiğini düşündüklerinde oldukça dost canlısı, yardımsever hatta empatik bile olabilirler.  Aynı şekilde borderline kişilik bozukluğuna sahip bireyler bağlanma ilişkileri tehlikede olduğunda kendilerine zarar verme davranışlarında bulunabilir ancak ilişkilerinde kendilerini güvende hissettikleri zaman nispeten istikrarlı bir işlevsellik gösterebilirler.

Mizaç

Mizaç kavramı, kişinin doğuştan getirdiği yapısal özelliklerini, nispeten daha istikrarlı olan eğilimleri ifade eder (Kagan, 1994; Thomas Chess ve Birch, 1968). Kendilik deneyimlerinin çoğu genetik ya da epigenetik olarak belirlenir ama bazı değişmesi imkansız mizaç özellikler hamilelik sırasında yaşanan olaylardan kaynaklanıp hayat boyu süreklilik gösterebilir; örneğin, doğum öncesi dönemde annenin stres hormonlarının yüksek seviyede olması bazı mizaç özelliklerini kalıcı olarak etkiler.

Karakter

Karakter sözcüğü antik Yunanca’daki ‘kharassein’ (oymak, kazımak, çizmek) sözcüğünden türemiştir ve kişinin kendisine özgü bir dizi özelliğini ifade eder. Bu terim ilk dönem psikanalistler tarafından (ör. Abraham) psikoseksüel gelişim ve saplanma kuramı (oral karakter, anal karakter…) kapsamında kullanılıyordu. Günümüzde karakter kavramı “çok düzgün karakterli insan” veya “kendine özgü bir karakter” gibi bazı ahlaki veya eksantrik yanları ifade etmek için kullanılmaktadır.

Kişilik Stili 

‘Stil’ veya ‘tip’ ifadeleri, patolojiden muaf örüntüleri anlatmak için kullanılır. Stil genellikle ‘bozukluk’ terimini gerektirecek kadar sorunlu olmayan kişilik tiplerini tanımlamak için kullanılır. Örneğin ‘obsesif stile’ sahip bir kadın, normal şartlar altında nispeten uyumludur; savunmaları ve davranışları işlevini bozacak kadar aşırı ve uyumsuz değildir.